26 Mayıs 2014 Pazartesi

TEMBELLİĞİ YENMENİN YOLLARI

  Hayat bir faaliyet ve harekettir. İstek ve arzu ise bir binektir. İşte gayretimiz arzu bineğine binip hayat mücadelesi meydanına çıktığı zaman, insanın karşısına çıkan ilk düşman ümitsizlik olur. Ümitsizlik öyle bir hastalıktırki; ona yakalandığınız zaman kolunuzu bile oynatamazsınız. "Nasılsa bu iş olmayacak.", "Bu dersi asla geçemem." gibi cümleleri kabul ettiğiniz zaman tembellik bütün vücudunuzu sarmaya başlar. Onun için ilk düşman olan ümitsizliği yeninki yolumuza devam edebilelim.

 Ümitsizlik düşmanını yenip istek ve arzu bineğimize binip yolumuza devam ediyoruz. Bu sefer karşımıza sabırsızlık düşmanı çıkıyor. Ümitsizliğimizi yendiğimiz zaman aceleciliğimiz başgösterir. Çalışmalarınızın hemen netice vermesini istersiniz. İşte sabrınıza yenildiğiniz anda tekrar ümitsizliğe düşer ve oradanda tembelliğe... Yani çalışmalarınızda sabırlı olun. Göreceksiniz ki çalışmalarınızın ve sabrınızın karşılığını muhakkak alacaksınız.

  Sabırsızlık düşmanınıda yendikten sonra karşımıza bencillik çıkar. Bencillik öyle bir düşmandır ki çalışmalarınızın karşılığını yavaştan görmeye başladığınızda hemen sizi esir almaya çalışır. Sadece kendini düşünen bir insan, o hırsla neticelerin yetersiz olduğunu düşünür ve ilk önce sabırsızlanır sonra yeniden ümitsizliğe düşer ve yine tembellik başlar. Onun için bu aşamada sadece kendiniz düşünmekten vazgeçin.


  Artık düşmanlar şiddetini arttırmakta. Şimdi karşımızda imrenme düşmanı çıkar. Yani başkalarının tembelliğine imrenmeye başlarsınız. "Adama bak hiç çalışmadan benden daha yüksek not aldı." cümlesi imrenmeyi belirtir ve bu cümleden sonra tembellik çukuruna düşüş başlar. İnsanların hiç çalışmayarak başarıya ulaştığı sonucuna varırsınız ki bu çok yanlış bir değerlendirmedir. Başkalarının tembelliğine imrenme düşmanını yenin ki yola koyulalım.

  Çetin yolculuğumuzdaki şiddetli düşmanlardan biride işi birbirine bırakmadır. "Nasılsa bu işi ben yapmasam başkası yapacak." cümlesi sizi yine tembbeliğe sevkeder. Biliyorsunuz ki Fatih Sultan Mehmet'in İstanbulu fethetmesinin sebebi Efendimiz(s.a.v.)'in hadis-i şerifindeki müjdesidir. “Kostantiniye, bir gün fetholunacaktır. Onu fetheden asker ne güzel asker, onu fetheden komutan ne güzel komutandır.”
  Evet Efendimiz(s.a.v.) müjdeyi vermiş ve bu olacaktır. Fatih Sultan Mehmet "Nasılsa biri İstanbul'u fethedecekmiş." deseydi bugünlerde onu böyle anmazdık. Evet bu düşmanıda yenmemiz gerektiğinizi anlamışsınızdır. O zaman gerekeni yapında yola koyulalım.

  Son olarak karşınıza en büyük düşman kibir çıkar. Bu düşman gerçekten çetindir. Başarılarınızı sadece kendi çalışmanızda görmek sizi kibirle karşı karşıya bırakır. Unutmayın ki siz ne kadar çalışsanızda neticeyi verecek olan Allah(c.c.)'dır. Siz sadece elinizden geleni yapın ve sonucu O'na bırakın. Sonuç olumsuz olduğu taktirde sakın ümitsizliğe kapılmayın. Bu herşeyin yeniden başlaması demektir.


  Evet bu düşmanlarla başettiğiniz taktirde Rabbim size ilk önce çalışma aşk ve şevkini sonrada başarıyı verir. İNŞALLAH!

23 Mayıs 2014 Cuma

VAHŞİ DOĞADA İNSAN DAVRANIŞLARI (GÖRÜNTÜLÜ)

 Türk televizyon tarihi sırf daha fazla izlenip daha çok reklam geliri alayım diyerek yapılmış saçmalık ve iğrençliklerle dolu. İzleyeceğiniz videolarda vahşi yaşamın ne kadar zor olduğunu göreceksiniz. Evet vahşi yaşam... İnsan varolduğundan beri zamanının büyük çoğunluğunu karnını doyurmak için avlanmak veya çalışmakla geçirir. Nüfus arttıkça karın doyurmak için artık rekabet meydana çıkar. İşte insanların televizyonda karınlarını doyurmak için yaptıkları rekabetler(!)...

  -10- Sevda Demirel'in Tokatı

 Rekabet başlar...
 
 -9- Caner'in Sinir Krizi(!)

 İşte bu videoda bir insanın karnını doyurmak için vahşi doğaya nasıl ayak uydurduğunu görüyoruz.
 
 -8- Banu Alkan ve Murat Taşdemir

 Burada ise aynı televizyon programındaki 2 kişinin rekabeti...
  
 -7- Fuat Ergin Kavga

 Rekabetçi sayısı artıyor... Çünkü pasta çok büyük. Herkes pay almak istiyor.

 -6- Ben Tekim

Ve insan aç kalmamak için rakip tanımaz... 

 -5- I Am Cleaning My Closet

 Savaşı kaybetme korkusu. 

 -4- Medyum Memiş

 Korkunun ecele faydası yok savaşa devam...

 -3- Burası Arena

Bazende aç kalmamak için savunma yapmak gerekir... 

-2- Yalçın Çakır

 Bundan önceki videolarda genelde rekabetin şiddete dönüşümünü gördük şimdi ise rekabet çeneye vurur.  

 -1- Uçan Adam Sabri

 Adaptasyon... Yaşamını devam ettirebilmek için uçması lazımdı artık.      

 Daha bir çok olay var. Televizyonda bunlar izlenince de bizim halkın durumu bu... 


  HER ŞEYE RAĞMEN YAŞAMAYA DEVAM...
  
      

KÖTÜ HUY

  Dün televizyonda bir "Talk Show" izlerken "Showman" konuklardan birine en kötü huyunuz nedir diye bir soru yöneltti. "Off! Böyle klişe soru mu olur?" deyip tam kanalı değiştiriyordum ki konuktan o klişe cevap geldi:"Hiç kimseye hayır diyemiyorum."...

  Kumanda elimde öylece kaldım. Sanırım bu cevabı çok duydum ama ilk defa bu cevabı bu kadar çok düşündüm. Düşündüm ve biz insanları bir kez daha anladım. Tamam bir televizyon programı... ve milyonlarca insanın gözlerinin içine baka baka aniden günah çıkarması beklenmez ama ben bu cevaba en çok, sosyal yaşamımdaki bire bir muhabbetlerde şahidim. Üstelik bu soruya sadece bu cevapda verilmiyor. Öyle cevaplar veriliyor ki arkadaş çevremdeki herkes mi melek olur? Bir kaç örnek verecek olursam:"Fazla açık sözlüyüm." , "Herkesin sözünü önemsiyorum." , "Çabuk inanıyorum." vs... Hatta şunu bile duydum:"Yalan söyleyemiyorum.(!)" Bu güzel bir özellik değilmiydi. Sırf bu cevaptan bile biz insanların ahlaki değerlerinin nereye geldiğini anlayabiliriz.

  Birebir muhabbetlerimde bu soru ve bu cevaptan sonra karşımdaki şahıs başlar konuşmaya:"Ama falanca öylemi onda yalan var, kıskançlık var, kin var vs..." İşte biz kendimizde hiç kötülük görmeyiz ama başkalarının kötülüklerini görürüz. Görmeklede yetinmeyip bir başkasınada gösteririz.

  Sanırım en kötü huyunuz sorusuna böyle cevaplar verenlerde dünyadaki en iğrenç huy mevcut.
Yaptığı kötülüklerin kötülük olduğunu kabul etmeme...